Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

üst sınıf

  • 1 üst sınıf

    Oberklasse f

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > üst sınıf

  • 2 üst sınıf

    adj. superclass

    Turkish-English dictionary > üst sınıf

  • 3 üst sınıfa geçmeden önceki ara sınıf

    n. remove

    Turkish-English dictionary > üst sınıfa geçmeden önceki ara sınıf

  • 4 upper class

    yüksek tabaka, üst sinif, yüksek sinif

    English to Turkish dictionary > upper class

  • 5 superclass

    adj. üst sınıf [biy.]

    English-Turkish dictionary > superclass

  • 6 superclass

    adj. üst sınıf [biy.]

    English-Turkish dictionary > superclass

  • 7 Oberklasse

    Oberklasse <-n> f
    üst sınıf

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Oberklasse

  • 8 superior

    (sinif, mevki, vb.) üst, yüksek; yüksek kaliteli, üstün nitelikli; gururlu, kibirli, magrur, kendini begenmis; amir, üst; dinsel grup baskani

    English to Turkish dictionary > superior

  • 9 upper class

    üst tabaka
    * * *
    zenginler sınıfı
    * * *
    ((of) the highest rank of society; (of) the aristocracy: The upper classes can no longer afford to have many servants; He speaks with an upper-class accent.) yüksek tabaka, yukarı sınıf

    English-Turkish dictionary > upper class

  • 10 senior

    adj. daha yaşlı, yaşça büyük, yaşlı, kıdemli, üst, son sınıfa ait
    ————————
    n. üst, büyük, yaşça büyük olan kimse, kıdemli kimse, son sınıf öğrencisi, baba
    * * *
    kıdemli
    * * *
    ['si:njə] 1. noun
    1) (( also adjective) (a person who is) older in years or higher in rank or authority: John is senior to me by two years; He is two years my senior; senior army officers.) kıdemli, üst rütbeli
    2) ((American) a student in his/her last year in college or high school.) son sınıf öğrencisi
    2. adjective
    ((often abbreviated to Snr, Sr or Sen. when written) used to indicate the father of a person who is alive and who has the same name: John Jones Senior.) baba, büyük
    - senior citizen

    English-Turkish dictionary > senior

  • 11 старший

    1) büyük; yaşlı

    ста́рший брат — ağabey

    ста́ршая сестра́ — abla

    её ста́ршая дочь — büyük kızı

    ста́ршее поколе́ние — yaşlı kuşak

    писа́тели ста́ршего поколе́ния — eski kuşak yazarlar

    де́ти бо́лее ста́ршего во́зраста — daha ileri yaşlardaki çocuklar

    2) baş

    ста́ршая медици́нская сестра — başhemşire

    ста́рший офице́р — üssubay

    ста́рший помо́щник капита́на — ikinci kaptan

    ста́рший лейтена́нт — üsteğmen

    ста́рший тре́нер — baş antrenör / çalıştırıcı

    ста́рший официа́нт — şef garson

    3) (ста́ршие) → сущ., мн. ( взрослые) büyükler

    слу́шаться ста́рших — büyük sözü dinlemek

    4) → сущ., м (глава, начальник) üst; başkan

    подчине́ние ста́ршим — üstlere itaat

    ста́рший в семье́ — ailenin reisi / büyüğü

    кто у вас ста́рший? — başkanınız kim?

    5) son, üst

    ученики́ ста́ршего кла́сса — son sınıf öğrenciler

    Русско-турецкий словарь > старший

  • 12 topping

    adj. birinci sınıf, mükemmel, süper
    ————————
    n. malzeme, üstüne koyulan şey (yemeğin)
    * * *
    1. üstlük (n.) 2. üst ol (v.) 3. üst olarak (prep.)
    * * *
    noun (something that forms a covering on top of something, especially food: a tart with a topping of cream.) üstüne konulan sos, krema v.b.

    English-Turkish dictionary > topping

  • 13 remove

    n. uzaklaştırma, uzaklaşma, mesafe, uzaklık, derece, kademe, taşınma, sonra gelen yemek [brit.], üst sınıfa geçmeden önceki ara sınıf [brit.]
    ————————
    v. kaldırmak, çıkarmak, gidermek, uzaklaştırmak, görevden almak, nakletmek, elini çekmek, ortadan kaldırmak, taşımak, götürmek, başka yere götürmek, yerinden etmek, taşınmak, götürülmek
    * * *
    1. çıkar 2. kaldır
    * * *
    [rə'mu:v]
    1) (to take away: Will someone please remove all this rubbish!; He removed all the evidence of his crimes; I can't remove this stain from my shirt; He has been removed from the post of minister of education.) ortadan kaldırmak, çıkarmak, gidermek
    2) (to take off (a piece of clothing): Please remove your hat.) çıkarmak
    3) (to move to a new house etc: He has removed to London.) taşınmak
    - removal
    - remover

    English-Turkish dictionary > remove

  • 14 topping

    tepesini kesme; üst, tepe; birinci sinif, en iyi kalite

    English to Turkish dictionary > topping

См. также в других словарях:

  • üst sınıf — is. 1) Bir üst sınıf veya ileri sınıf 2) top. b. Toplumda sosyal ve ekonomik açıdan ileri düzeyde olan insan topluluğu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sınıf — is., Ar. ṣinf 1) Öğrencilerin yıllık öğrenime göre ayrıldıkları bölümlerden her biri Birinci sınıf öğrencileri. 2) Çeşitli amaçlarla oluşmuş kümeler 3) Ders okutulan yer, dershane, derslik 4) Önemlerine, niteliklerine göre kişi veya nesnelerin… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üst katman — is., top. b. Toplum içinde yer alan ve yüksek değerlere sahip olan sınıf …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Mustafa Ülgen — (born 1945 in İnegöl Bursa Turkey) is a Turkish orthodontist. Contents 1 Biography 2 Publications 2.1 Publications In Turkish 2.1.1 E Books …   Wikipedia

  • alt — is. 1) Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı Pantolonlarımızı şiltelerimizin altına seriyoruz, onlar bütün hafta orada ütüleniyor. Z. O. Saba 2) Bir nesnenin tabanı Ayağındaki altları nalçalı koca bahçıvan kunduraları ile ona yetişmesi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yukarı — is. 1) Bir şeyin üst bölümü, fevk, aşağı karşıtı 2) mec. Yetkili kimse Emir yukarıdan, çaresiz kaldık. 3) sf. Benzerleri arasında üstte bulunan Yukarı kat. 4) sf., mec. Aşama, sınıf, makam bakımından ileride olan O bizden yukarı sınıftandı. 5) zf …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Mustafa Kemal Atatürk — Atatürk redirects here. For other uses, see Atatürk (disambiguation). Mustafa Kemal Atatürk …   Wikipedia

  • Osman Nuri Koptagel — For other uses, see Osman Nuri Pasha (disambiguation). Osman Nuri Koptagel 1311 b P. 17[1] Born …   Wikipedia

  • çavuş — is. 1) Bir işin veya işçilerin başında bulunan ve onları yöneten sorumlu kimse 2) tar. Osmanlı Devleti teşkilatında çeşitli hizmetler yapan görevli 3) tar. Osmanlı ordusunda üst komutanların buyruklarını ast komutanlara ulaştıran görevli 4) ask.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kazak — 1. is., ğı, ask. 1) Rusya da ve İran da ayrı bir sınıf oluşturan atlı asker 2) sf., mec. Karısına söz geçirebilen, dediğini yaptırabilen erkek, kılıbık karşıtı 2. is., ğı, Fr. casaque 1) Baştan geçirilerek giyilen, genellikle kollu, örme üst… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»